30 Kasım 2013 Cumartesi

AKP SURİYE'DE NEDEN SAVAŞ İSTİYOR!




                 AKP SURİYE HALKINDAN NE İSTİYOR

Suriye de ilk gösterilerin yapıldığı ve çatışmaların başladığı 2011 yılı Mayıs ayından bu yana AKP Suriye’ye karşı düşmanca bir politika izliyor. Tüm olanaklarını devreye sokarak BAAS rejimin yıkılması için uğraşıyor. On binlerce selefinin Suriye’ye geçmesi için sınırlarını açtı. Kamp yeri sağladı, lojistik her türden olanağı sundu. Halka kurşun sıkarken yaralanan katilleri tedavi etti. Hastaneler, bakım evleri kurdu.  Suriye de savaşan katillerin ailelerine maaş verdi, barınma ve beslenme olanakları sundu. Bölge halkını riske atarak bu katilerle birlikte yaşamaya zorladı. Silah geçişlerine, eğitimlerine, medya ile iletişim kurmalarına destek verdi. Kimi zaman ise hızını alamayarak, kendisi bizzat temsil etme gayretine girdi.
Tüm bu desteklerle radikal İslamcı katiller Suriye de 100 bini aşkın insanı katletti. Çocuklar, kadınlar vahşice öldürüldü. Kentler yağmalandı. Yollar, köprüler, fabrikalar, hastaneler bombalandı. Bir ülke halkıyla birlikte harabeye döndü.
AKP tüm bunları yapacak kadar Suriye’den ne istiyordu? Neden bu kadar nefret biriktirmişti? Bu kadar düşmanlığın nedeni ne?
Nusracı, El Kaideci katillerin bu ülkede iktidar olmasını bu kadar mı çok istiyordu? Bu katiller Suriye de iktidar olurlarsa, yaşanacak katliamın ve bölgede oluşacak tehdidin boyunu tahmin etmek hiç de zor değil. Şeriat ve hilafiyet istediklerini açıkça ifade eden bu güçlerin Suriye de devlet kurması demek, bütün bir bölgenin uzun yıllar terör ve cinayetlerle birlikte yaşaması demek.
Bu katillerin Suriye’ye demokrasiyi getireceğini söylemek, başlı başına yalandır ve halkı kandırmaktır. Anlayışlarında ve ideolojilerinde zerrece demokrasi olmayan bu yapılar, kendi dışında ki herkesi düşman olarak görüyorlar ve yok etmek için eyleme kalkışmaktan geri durmuyorlar. Demokrasi bu güçlerin varlık zeminine terstir. Buna rağmen AKP Suriye’de ki tavrını demokrasi talebi olarak açıklayacak kadar ikiyüzlü ve sahtekârca bir politikayı halka dayatıyor.
Esad’ın diktatör olduğunu, halkına zulüm ettiğini bunun için muhalifleri destekleyerek halkın demokrasi ile yönetilmesini arzuladığını her fırsatta söyleyen AKP yöneticilerinin bu yalanı artık sadece güldürüyor. Suriye de demokrasi gücü dedikleri radikal İslamcı katillerin cinayet ve vahşet dışında Suriye halkına verebilecekleri hiçbir gelecek olmadığı, çatışmaların sürdüğü 3 yıllık süreçte çok net olarak ortaya çıktı. Kendi ilişkilerinde bile faşist olan, kendinden olmayan İslamcı gruplara dahi acımasızca saldıran bu yapıların, değişik mezhep ve inançtaki Suriye halkına vahşet dışında, katliam dışında getirebileceği hiçbir şey yoktur.
Suriye halkının bu güçlerin gerçek yüzünü görmesindendir ki, mevcut rejimi çok daha sıkı sahiplenmiştir. Bu cinayet şebekelerinin devrim diye yutturmaya çalıştıkları şey, Şeriattır. Sıkı islamı kurallarla yalnızca Sünnilerin yaşayabileceği, farklı inançların yaşama hakkı edinemeyecekleri İslami faşist bir rejimdir.
AKP’nin Suriye de demokrasi talebi, aslında şeriat talebidir. Demokrasi perdesi ile gizledikleri şey kendi beyinlerine denk düşen, İslamcı, radikal faşist bir sistemdir. AKP Binlerce çocuğun öldürülmesi pahasına, insanlıktan çıkmış bu katilleri kendi amaçları için desteklemeye devam ediyor. Tüm dünya İslam’dan referans aldığını iddia eden bu canilerin, vahşi cinayetlerine tanık oldu. İnançlarından dolayı kafaları koyun gibi kesilen insanların görüntülerini izlediler. AKP dışında hemen herkes bu canilerin demokrasi ile hiçbir alakaları olmadığı net bir şekilde öğrendi.
Peki, AKP neden öğrenmemekte, görmemekte ısrarlı davranıyor? Akla tek bir neden takılıyor.  AKP mezhebini insanlığının önüne koyuyor.
Suriye de sokaklar insan cesetleriyle dolu iken, yataklarında rahat yatanlar, insanlıklarını yeni baştan sorgulamalıdır. Suriye de dökülen her damla kanın sorumlusu, bu katilleri destekleyenlerdir. Tarihin bu katliamcıları ve işbirlikçilerini asla unutmayacaktır.

  (Yurt Çukurova da yayınlanan köşe yazım)